Yukarıdaki fotoğraf : https://www.aa.com.tr/tr/kultur/eserleriyle-caglari-ve-sinirlari-asan-mimar-koca-sinan/2638738
Mimar Sinan 29 Mayıs 1489 yılında Kayseri Ağırnas köyünde doğmuştur. Yavuz Sultan Selim döneminde devşirilerek İstanbul’a getirilmiştir. Kanuni döneminde baş mimar olmuş ve bu görevde 50 yıl kalmıştır. Bizzat inşaat ettiği eserlerle birlikte baş mimar olarak yönettiği hassa mimarlar ocağı tarafından yapılan üç yüz üzerindeki cami, mescit, hamam, köprü, imarethane, bedesten, türbe gibi pek çok yapıda imzası bulunan Sinan dünya yapı sanatının en büyük mimarları arasına girdi. Genç Sinan devşirildikten sonra kapıkulu ordusunun bir parçası olmak üzere Acemi Ocağı’na diğer bir ismiyle Acemi oğlanlar Ocağı’na alındı. Bu pek bilinmeyen askeri hayatının bir parçası olmuştur. Bunun yanı sıra yeni hayatı başlarken yeni bir isimde olmuştur. Dünya onu bu isimle tanıyacaktır. Acemi oğlanlar ocağında sadece askeri bilgi verilmiyordu. Burada eğitim alanlar günün en ileri fen bilimleri ile yetiştiriliyordu. Çok yönlü bir eğitim sistemi uygulayan bu ocak Sinan’ın kabiliyetlerini keşfedilmesini sağlayacak yolu açıttı. Geleceğin büyük mimarı artık imparatorluğun merkezinde Osmanlı medeniyetinin bir parçası olmuştur.
Fotoğraf : https://www.aa.com.tr/tr/kultur/eserleriyle-kentlerin-siluetini-olusturan-mimar-sinan/2867580
Askeri eğitiminin yanı sıra tersane, mahzen, kapan gibi yerlerde boğazın iki yakası arasında taşıma işeri yapan kayıtlarda bir bölümünde saray, yeniçeri ağası ve vezirlerce yaptırılan inşaatlarda çalıştırılırdı. Sinan’ın daha çok yapı işlerinde görevlendirildiği biliniyor. Sinan’ın acemi oğlanlar ocağına alındığı yıllarda Safevi Devleti Hükümdarı Şah İsmail’in doğuda yarattığı tehdit hızla büyüyordu. Bu yüzden her zaman olduğu gibi Yavuz Sultan Selim döneminde de güçlü bir ordu ve iyi yetiştirilmiş askerlere ihtiyaç vardı. Yavuz Sultan Selim tahtta kaldığı sekiz yılda sahip olduğu askerlerle sınırlarını iki buçuk kat büyütecekti. Sinan da bu askerlerden biri olmak için var gücüyle çalışıyordu. Sinan sadece acemi ocağından aldığı eğitim ve bilgiyle beslenmedi. Kendi isteğiyle marangozluğu seçtikten sonra katıldığı seferlerde ustam dediği komutanlarının verdiği eğitim ve görevler sayesinde yeteneklerini geliştirmiştir. Binlerce kilometre uzaktaki kültürleri ve medeniyetleri tanıdı. Sanat ve mimari eserlerini gözlemledi. Kendi ifadesiyle ustasının eli altında tıpkı bir pergel gibi bir ayağı sabit olarak merkez ve çevreyi gözleyip sonunda yine tıpkı bir pergel gibi yay çizerek bilgisini arttırmak için diyarlar gezdi. Sinan’ın acemi oğlanlık döneminin 1512-1521 yılları arasında dokuz yıl sürdüğü biliniyor. Bu sürede pek çok sefere katılan böylelikle askeri ve mimari açıdan inanılmaz tecrübeler edinen Sinan yeteneği, azmi ve cesareti ile yeniçeriliğe yükseldi. Sinan artık Osmanlı ordusunda istikam görevlerinden üstlenen bir yeniçeridir.
Mimar Sinan’ın Eserleri
Mimar Sinan 16 yy. Osmanlısında 9 milyon kilometre karelik bir coğrafyada 400 ‘yakın bir eser inşa eder. Bosna’da 11 gözlü Drina köprüsü, Halep’te Hüsreviye cami, İstanbul’da Süleymaniye cami hepsini elli yaşından sonra yapar ve bir asırlık ömründe Osmanlı mimarisini zirve noktasına tek başına taşımıştır. Fakat tek bir inşaatında bile 164 cilt defter tutup tüm ayrıntıları not eden mimar Sinan kullandığı hiçbir inşaat tekniğini açıklamaz.
Fotoğraf : https://www.aa.com.tr/tr/kultur-sanat/mimar-sinanin-bosna-hersekteki-imzasi-drina-koprusu/1050319
Gerisinde onlarca şaheserle birlikte beş asırdır açıklanamayan bir dizi mühendislik gizemi bırakmıştır. Tüm bunların cevabı mimar Sinan’ın yeteneklerinin zirvesi olan görkemli bir yapıda saklı. Süleymaniye camisinde. Süleymaniye on beş farklı yapıdan oluşan külliye ve cami olarak inşa edilmiştir. Caminin ana yapısı 69 metreye 63 metre uzunluğunda ve 48 metreye 54 metre genişliğinde bir avlusu vardır. İkisi 56 metre ikisi 75 metre toplam 4 minaresinin her biri Pisa kulesinden daha büyük. Yerden 53 metre yüksekliğindeki ana kubbesi ise 27,5 metre çapında yani iki tenis sahası genişliğindedir. Süleymaniye devasa boyutlarına rağmen şaşırtıcı derecede sağlam bir yapıdır. Büyük Çamlıca cami yapılana kadar 162 yıl Türkiye’de inşa edilen en büyük camidir. Toplam 180 bin küp metre hacmiyle Sultan Ahmet, Selimiye ve yeni camiden daha büyüktür. Bu devasa ölçülerine rağmen yapılışının üzerinde geçen 5 asırda 15’i 5,5 şiddetinde olan depremden hiç hasar almadan çıkan ve sadece 4 kez restore edilir. Süleymaniye için 7 tepeli şehir İstanbul’un 3.tepesi seçilir ve ilk kazma 1549’da vurulur. Mimar Sinan ilk iş olarak 150 metreye 70 metre boyutunda 6 metre derinliğinde bir temel çukuru kazdırır. 100 bin tondan fazla toprağın hafriyatı geçici iskân duvarlarının kurulması 1,5 yıl sürer. 13 Haziran 1550’de Süleymaniye’nin 7 yıl sürecek inşası resmen başlar.
Süleymaniye Camii
Fotoğraf : https://www.aa.com.tr/tr/kultur-sanat/istanbulun-muhru-suleymaniye-kulliyesi-463-yasinda-/2007032
Selimiye Camii
Fotoğraf : https://www.aa.com.tr/tr/kultur-sanat/turk-islam-mimarisinin-incisi-selimiye-camisi-/2533570
Yazar: 11 Fen Sınıfı – Melis Mertoğlu